Tuesday 16 June 2015

Balkonda Havuz Keyfi

                                                      Bismillahirrahmanirrahim
"Ancak Rabbine yönel ve yalvar."
(İnşirâh: 8)
Selamun Aleyküm .)Bugün hava durumu açısından epey karışık bir gündü. Sabah çocukları parka çıkardım. Öğlen sularında hızlı bir yağmur yağdı. Sonra hava o kadar sıcak ve güneşliydi ki, balkona şişme havuzumuzu çıkarıp, çocukları içine attım :) İkindi vakti fırtına gibi bir hava vardı, hatta yıldırım düşmüş bir yerlere. Şu anda ise ortalık oldukça sakin. İşte böyle iki arada bir derede çocukları suya soktum. Çok da sevdiler. Bütün gün mızıldanan oğlum, suyun içindeyken hiç ses çıkarmadı. Zaten bütün çocuklar sever suyu. 
Geçmiş yıllarda kızıma kova kova su taşırdım, ama bu sefer sadece bir kova su ikisine  de yetti. 

Balkonda Havuz Keyfi:Malzemeler:Bir adet balkon (bahçe de olur) Bir adet şişme havuz (tek çocuğa çocuk küveti de yetiyor) Su (istenilen miktar ve sıcaklıkta)Çocuk (1-2 tane küçük boy) Şapka (güneş direkt geliyorsa)Mayo bez (bez kullanan çocuklar için)Mayo (bez kullanmayan çocuklar için)Havlu (ayak ve banyo)Bir miktar plastik oyuncakYapılışı:Havuz şişirilip balkona koyulur. İçine su doldurulur (veya kova ile konulur). Bezsiz çocuklar tuvalete götürüldükten sonra mayoları giydirilir. Havluları da kenara koyduktan sonra kalan malzemeler havuza atılır. Yaklaşık yarım saat, ayaklar buruşuncaya kadar bekletilir. Sudan çıkarılan çocuklar havluya sarılarak kurulanıp kaldırılır :)   

Monday 15 June 2015

BUZLUKTA KAVRULMUŞ KIYMA

"İnsanlara öyle iyi davranınız ki, düşmanlarınız bile ölümünüze ağlasınlar"
Hz. Ali (r.a)

Annemden öğrendiğim, mutfakta bana çok hız katan bir tarif. Gerçi annem kıymayı bol tuzla kavurup dolapta saklardı ama ben daha az tuzlu yaptığım için dolapta fazla dayanmadığını gözlemledim. 
Buzlukta kavrulmuş kıyma olması gerçekten çok işe yarıyor, hızlıca yemek yapmam gerektiğinde, neredeyse her sebze yemeğine ve çorbalara atıveriyorum bir miktar kıyma. Önceleri kuşbaşı da kavurup ayrıca koyardım ama baktım ki onu yemekte çocuklar zorluk yaşıyor; artık sadece kıyma kullanıyorum. Aynı sebepten, bizim evde genelde et denildiğinde köfte pişiyor son zamanlarda. Yeter ki çocuklar biraz protein alsın :) 
Bugün de böyle silikon muffin kalıbında şekillendirerek attım buzluğa. 

BUZLUKTA KAVRULMUŞ KIYMA:
Malzemeler:
Kıyma (en az 1 kg, yaptığınıza değsin diye)
Tuz (1 kiloya 1 tatlı kaşığı kadar)
Yapılışı:
Yapışmaz geniş bir tencereye kıymayı alıyoruz. Üzerine tuzunu ekleyip kıymayı eziyoruz. Orta ateşte ara ara karıştırarak ağzı yarı kapalı pişiriyoruz. Pişirdikten sonra saklama kaplarına porsiyonluk koyup buzluğa atıyoruz. Ben bugün silikon muffin kabına koyduktan sonra buzluğa attım, 1 saat kadar sonra buzdolabı poşetine alıp, tekrar geri koydum buzluğa. 
Kullanılışı:
Çorba, sebze yemeği, kıymalı yumurta gibi tariflerde istenilen miktarda kullanılabilir. Önceden çözdürmeye gerek olmuyor genelde, zaten pişerken dağılıyor. 

Tuesday 9 June 2015

LİMONLU DONDURMA

                                                  Bismillahirrahmanirrahim
"Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a (c.c) sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir."
(Fussilet: 36)
Selamlar :) Yaz geliyor gibiyken, bir dondurma tarifi paylaşayım. Ama önce tarifimin hikayesini anlatayım.Çok fazla dondurma tüketen birisi olduğum için, dondurma makinesi almak cazip geldi. Kabaca bir hesapla "bir yazda parasını çıkarırım ben bu aletin" dedim. Öte yandan hazır dondurmalar hakkında da bir sürü söylenti çıkıyordu. Zaten içindekiler bölümü genel olarak katkı maddelerinden oluşuyor. Ben Tefal Gelato dondurma makinesi aldım, memnunum. Makine aldığımı duyan bir arkadaşım benden limonlu dondurma istedi. Ama ben pek bir övüldüğü için öncelikle salepli dondurmayı denedim, beceremedim. Sonra güzel bir limonlu dondurma tarifi aradım. Genel olarak yabancı sitelerde dolaştım, zira ülkemizde evde dondurma yapımı pek yaygın değil henüz. Bu tarifi denediğimde, normalde limonlu dondurma sevmeme rağmen, ben dahil herkesin favorisi oldu. Son paylaştığım Zencefilli Kurabiye'de bahsi geçen arkadaş da sevmişti bu dondurmayı. Ben de kendisine bir miktar yapıp götürdüm, karşılığında da bir sunum fotoğrafı istedim. Sağolsun çok şık bir fotoğraf çekmiş. Bana da tarifi paylaşmak kaldı.

LİMONLU DONDURMA: 
Malzemeler: 
1 limon kabuğu rendesi
1 limon suyu
1 bardaktan 1 parmak eksik şeker (180 g)
1 bardak süt (200 ml)
1 paket krema (200 ml)
Yapılışı:
Limon kabuğu ve şeker mikserle biraz karıştırıldıktan sonra üzerine diğer malzemeler eklenerek bir kaç dakika çırpılır. Dondurma makinesine aktarılarak 20-30 dakika kadar soğutulur. Plastik veya çelik bir kaba koyulan dondurma, bir kaç saat de buzlukta bekledikten sonra servise hazır hale gelir. Afiyet olsun :) 

Makinesi olmayan ne yapsın : mikserle çırptıktan sonra direkt olarak saklama kabına koyup buzluğa atsın. 20 dakikada bir çıkarıp, kaşıkla alttan alttan karıştırsın. Dondurma tam donana kadar (4-5 defa) bu işlemi tekrarlasın :)



Wednesday 3 June 2015

ZENCEFİLLİ KURABİYE

"Muhakkak ki, en güzel söz Allah'ın (c.c) kitabıdır."
Hadis-i Şerif
Selam olsun ey okuyucu :)Bir aydır yazamamışım buraya, oysa yazmak istediklerim kafamda dönüp duruyordu. Oğlumun yürümeye başlaması ve yeni dişler çıkarması benim için epey bir yorucu oluyor. Hani böyle yatakta kitap okur, telefonla oynar ya insanoğlu, o yok artık mesela bende, direkt olarak sızıyorum. Ya da gece uyanıp uykum kaçtı diye dolaşır ya bazıları, gece uyandırılıp, saniyeler içinde geri uyuyabiliyorum. Bizim evde hala televizyon yok. Geçende birisi, "ne güzel oturup çizgi film izliyorlar işte uslu uslu" dedi. "E o çocuklar televizyonun başından kalkınca ne halde oluyorlar peki?" diyemedim... Kıyamıyorum el kadar çocuklarımı televizyon başına koymaya ne yapayım. Belki bu yüzdendir bu kadar yorulmam. Zira bir gün 5-6 dakikalık bir çizgi film açıp çocuklarımı önüne koyup ortamdan uzaklaştım, çok sakindi benim için. Ama o 5 dakika bile beni huzursuz etti içten içe... Öyle işte...Bir arkadaşım oğlumun doğum günü için yaptığım zencefilli kurabiyeleri pek sevmiş. Kendisi şu anda hamileliğin son günlerinde, ben de doğumdan önce sevapları kapayım diye ona kurabiye yaptım :) Size de tarifi kaldı. Tarifin aslı şuradadır. Çevirisi ise buradadır .)

ZENCEFİLLİ KURABİYE
Malzemeler:
150 g tereyağı
2 çay bardağı toz şeker
1 yumurta
Yarım çay bardağı pekmez 
 4 çay bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tarçın
1 tatlı kaşığı toz zencefil
Yarım çay kaşığı tuz
Yapılışı:
Fırınınızı 180°C'ye ayarlayarak başlayın. 
2 tepsiye pişirme kağıdı serin. 
Öncelikle mikserin çırpıcı ucuyla, yağ ve şekeri çırpın. 
Üzerine yumurta ve pekmezi ekleyip çırpmaya devam edin. 
Mikserin hamur yoğurma ucunu taktıktan sonra kalan diğer malzemeleri ekleyip, hamurunuzu hazırlayın. 
Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayın. 
İsterseniz tepsiye koymadan önce toz şekerde yuvarlayarak şekerle kaplayabilirsiniz. 
Hamur toplarını ikişer parmak ara ile tepsilere dizin. 
Parmağınızla hafifçe bastırın. 
13 dakika pişirdikten sonra fırından alabilirsiniz. 
ilk çıktığında çok yumuşak olmasına rağmen soğudukça sertleşecektir.
Afiyet olsun :)

PÜFF
Kullandığım çay bardağı yaklaşık 125ml ölçüsündedir. 
İsteğe göre 1 çay kaşığı toz karanfil de eklenebilir. 


Wednesday 29 April 2015

VİŞNE SOSLU İRMİK TATLISI

                                                          Bismillahirrahmanirrahim
De ki: "Muhakkak beni Allah'tan (gelebilecek bir azaba karşı) hiç kimse asla kurtaramaz ve O'nun dışında asla bir sığınak da bulamam."
(Cin: 22)

Selam olsun herkese :) 
Yazacak epey bir şeyler birikti bu ara, ama yazmaya pek vakit yok. Yine çocuklar hasta oldu, ve bu defa ikisi birden. Ne zaman, "çocuklar hasta oldu" desem, hemen "salgın var" diyorlar. Ne bitmez salgınmış böyle. 
Vişne soslu irmik tatlısı yapmıştım, oğlumun doğum gününde. Rahmetli annem pek irmik kullanmazdı, o yüzden benim irmikle tanışmam çok yeni. Yapabildiğim ve tatma fırsatı bulabildiğim irmikli tatlılar; irmik helvası(en sevdiğim hali), irmik topları, şekerpare ve bu vişneli hali. 
İlk yaptığımda kullandığım tepsi büyük olduğu için vişneli kısım çok ince kaldı. O yüzden tavsiyem çok büyük bir tepsi(borcam vs) kullanacaksanız malzeme miktarını ikiye katlayın. Orta boy kare borcamlar (28cmx28cm) için yeterlidir. 
Ben arasına sade petibör bisküvi koydum ama kakaolusu olsa daha çok yakışırdı sanırım :) Vişne hiç sevmiyorsanız farklı meyve suyu da kullanabilirsiniz. 


VİŞNE SOSLU İRMİK TATLISI
Malzemeler:
1 litre süt
1 bardak irmik
1 paket vanilin
1 bardak şeker
2 kaşık hindistan cevizi (isteğe bağlı)
Vişne sosu için:
1 paket vanilyalı puding
3 bardak vişne suyu
Arası için:
Bisküvi

Yapılışı:
Bir tencereye irmik, süt, şeker, vanilin ve hindistan cevizini alalım. Sürekli karıştırarak kaynatalım ve koyulaşmaya başlayınca ocaktan alalım. İrmik tatlımızın yarısını tepsimize yayıp, üzerine bir kat bisküvi dizelim. Sonra kalan irmik tatlısını da döküp, bir kat daha bisküvi dizelim. 
Daha sonra vanilyalı pudingi, süt yerine vişne suyu kullanarak paketinde yazdığı gibi pişirelim. Bu sosu da son dizdiğimiz bisküvilerin üzerine dökelim. 
Oda sıcaklığına geldikten sonra buzdolabına koyup 2-3 saat daha soğutalım. 
Dilimleyerek servis edelim :)





Wednesday 22 April 2015

Çikolata Atölyesi

"Size vermekte olduğu nimetlerinden ötürü Allah'ı (c.c) sevin, beni de Allah (c.c) beni sevdiği için seviniz."
Hadis-i Şerif

Duyduk ki çocuklar için çikolata atölyesi varmış, kızımın da yaşı uygundu, götürelim dedik. İlk amacımız sosyalleşmesiydi. Ama ne yazık ki çok geç kaldığımız için herkes bitirmişti ve çikolataları yalnız yapması gerekti, sadece eğitmen vardı başında bir de ben. Geç kaldığımızı anlayınca sonra gitmeyi teklif ettik kızıma ama boncuk gözleri dolunca mecbur yola devam ettik :)
Çocuklar için olan atölye sadece farklı renklerdeki çikolataları kalıplara  koymaktan ibaretti. Tabii ki 3-5 yaşındaki çocuklara çikolatalı trüf yaptırmalarını beklemiyordum ama o kadar basit bir şey için biraz fazla para verdik sanki. 
Sonuç olarak kızım biraz eğlendi, tekrar gitmek gibi bir isteği yok. Sona kalan çikolataları ben yedim kaşık kaşık :) Elimizde kalan çikolatalar da işte şunlar:

Dün de ben eritilmiş çikolata ile bir şeyler yaptım, biraz fazla geldi çikolatası. Hadi kızım çikolata atölyesi yapıyoruz, dedim. Tabii benim öyle süslü kalıplarım olmadığı için hemen bir alternatif düşünmem gerekiyordu. Plastik su bardaklarının üst kısmını keserek küçük yuvarlak kalıplar elde ettim. Kızım çikolatayı bu kalıplara doldurduktan sonra eldeki malzemelerle biraz da süsledi. 
Bir bana, bir kendisine, bir de babasına yaptı. Yeterince mutlu olduğunu düşünüyorum. Küçük çocuklar için eğlenceli bir aktivite. Çikolatayı hazır alıp yemektense onların elinin tadının değmesi daha hoş :) 
Bu da bizim yaptığımız: 
Afiyet olsun :)



Wednesday 15 April 2015

30 Olmak!

"Kabul olunacağından emin olarak Allah'a (c.c) dua edin."
Hadis-i Şerif



30 yaşına girmek gerçekten fark edecek mi, abartıldığı kadar var mı, bilemiyorum. Yarın girip göreceğim. 30 yaşından önce yapılacaklar listelerine baktığımda pek bir şey yapmamışım gibi görünse de bence oldukça iyi değerlendirilmiş yıllar geçirdim.
Kendi listemdeki güzellikler: üniversite bitirdim, Avrupa'ya gittim, 2 tane dünya tatlısı yavrum var, ehliyet aldım(bu aslında 20den önce olsaydı daha şık olurdu), blog yazmaya bile başladım :) 
Kendime kocaman bir pasta da yaptım: içi vanilya kremalı ve vişneli, dışı çikolatalı ganaj kaplı, üzeri de pop keklerle süslü :) Pastanın üzerindeki 3 rakamı kızımın geçen yılki doğum gününden kalma :) 


Saturday 11 April 2015

BEZE


DiIi gerçeği söyIeyenin, ameIi temiz oIur. Niyeti iyi oIanın, rızkı çoğaIır. AiIesine karşı güzeI davrananın ise ömrü uzar.
(İmam Muhammed Bakır )

Selamlar herkese :)
Dün kırdığım yumurtaların sarılarını poğaça böreğe sürdükten sonra kalanını da beze yapayım dedim. 
Yıllardır hiç beze yememiştim. Geçen gün bir arkadaş almış getirmiş sağolsun. Ama benim payıma bir veya iki tane düştü. Hoşuma da gidince daha çok alayım en iyisi dedim. Bir türlü almaya fırsat bulamadım :) Mecburen bunu da evde yapıverdim. 
Esasında çok basit bir tarif. Yumurta akı ve şekeri çırp, pişir. Ama tariften ziyade püf noktaları dikkat çekiyordu baktığım sayfalarda. Bütün püf noktalarına dikkat ederek yaptım ben de. Bilmiyorum dikkat etmesem ne olurdu ama bir çok kaynakta yazıldığına göre risk almaya gerek yok diye düşündüm. 
                   

Hemen tarife geçeyim, zira bir sürü püf nokta var daha :)

BEZE
Malzemeler:
4 yumurta akı
1 minik çay bardağı pudra şekeri
3 minik çay bardağı toz şeker
çok az (bir fiske) tuz

Yapılışı:
Öncelikle tuz ve yumurta akları mikserle köpük olana kadar çırpılır. Daha sonra azar azar şeker ilave edilerek çırpılmaya devam edilir. Krem şanti gibi iyice kıvam alana kadar yüksek devirde 3-5 dakika kadar çırpılır. 
Bu esnada fırın 100°C'ye ayarlanır. Fırın tepsisine pişirme kağıdı serilir.
Karışım sıkma torbasına doldurularak yağlı kağıdın üzerine sıkılır. Isınmış fırına koyularak 1-2 saat pişirilir. Arada alıp içinin pişip pişmediğine bakılabilir. 

Püff
  • 110°C'yi geçirmeyin, kızartmak değil, kurutmak buradaki amaç. 
  • Cam veya çelik bir karıştırma kabı kullanın. Plastik olmasın.
  • Bende sıkma torbası yoktu, kilitli poşet kullandım, tatlı kaşığıyla da koyabilirsiniz. 
  • Kesinlikle su ve yumurta sarısı değmeyecek. 
  • Pudra şekeri kullanmak istemezseniz normal şeker kullanabilirsiniz. 
  • İçinin yumuşak olmasını isterseniz daha büyük yapın, içi hafif ıslakken alın, kuruyunca güzel oluyor. 
  • Bu tariften iki tepsi çıkardım, ikisini birlikte turbo ayarda pişirdim. İsteğe göre azaltılıp, arttırılabilir. 
  • Çırparken şeker tam çözünmüyor, pütür pütür görünüyor ama pişince geçiyor. 
  • Fotoğraftaki pişmiş hali, beyaz beyaz çıktı ne güzel.
Afiyet olsun :)




Wednesday 1 April 2015

PATATESLİ MERCİMEK ÇORBASI

"Sizden biriniz dua ettiği zaman kesin bir ifade ile dilekte bulunsun. 'Allah'ım (c.c)! Dilersen bana ver' demesin. Çünkü Allah'ı zorlayan hiçbir güç yoktur."
Hadis-i Şerif

Bizim evde her gün çorba yenmez, sebze yemekleri tercih edilir. Arada bir yemekler kuru gelirse çorba pişirilir. 
Yazdan tarhana yaptıydım, ilk defa yapmama rağmen epey başarılı oldum :) Hazır çorba yerine sık sık tarhana pişiriyorum. Bazen içine şehriye, et suyu, tavuk parçaları filan koyarak çeşitlendiriyorum. Daha bir kaç gün önce pişirmiştim tarhana o yüzden farklı bir şey yapayım dedim. Aslında canım yoğurt çorbası istedi ama, onu sürekli karıştırmak gerektiği için yanımda başka bir yetişkin olmadan o işe giremiyorum :) Ben de geçen gün gördüğüm bir çorbayı deneyeyim dedim. 
Güzel oldu bizce, en güzel yanı ise çocuklarımın da beğenmiş olması. Bu aralar yine diş çıkartma sorunları yaşayan oğlum bile severek yedi. Kızıma bu ne çorbası dedim, "yemek çorbası" dedi. Tabii normalde böyle taneli çorba yapmadığım için daha çok yemeğe benzetti. 
Tarifin aslı Yeşil Elma dergisinde geçiyor. Ben biraz içeriğini ve adını değiştirdim. Dergide "pirinçli mercimek çorbası" olarak geçiyor, ama öyle ezogelin tarifi gibi görünebilir. Zaten pişmemiş halinde patatesi daha fazla. Yemek dergisi bir kaç defa aldım hayatımda, ama Oktay Usta'yı görünce dayanamadım, iyi ki de almışım. Bu tarif, ilk sayının ilk tarifi :) 
Tarifi denemek isterseniz sonundaki notları okumayı da ihmal etmeyin lütfen. Değiştirilmiş ve denenmiş versiyonuyla işte tarif:

Kasemi derginin üzerine koydum, yanlış anlaşılmasın :)

PATATESLİ MERCİMEK ÇORBASI
Malzemeler:
1 çay bardağı pirinç
1 çay bardağı kırmızı mercimek
1 yemek kaşığı salça
1 tane kuru soğan
2 orta boy patates
2 kaşık tereyağı
100 g kıyma
Sıcak su
1 çay kaşığı sebzeli çeşni 

Yapılışı:
İnce bir şekilde doğranmış soğan ve kıyma tereyağı ile birlikte kavrulur.
Mercimek ve pirinç yıkandıktan sonra tencereye alınır. Salça da eklenip 2-3 dakika kavrulur. 
Üzerini geçecek kadar sıcak su ve çeşni eklenip pişmeye bırakılır. 
Patatesler soyulup minik minik doğrandıktan sonra, kaynayan çorbaya eklenir. 
İhtiyaca göre su ve tuz eklenerek pişirilir. 


Notlar:
-Pirinç ve mercimeği eski moda minik çay bardakları ile ölçtüm, epey çıktı yine de. 
-Baldo ve yasemin kokulu pirinç karışımı kullandım, hoş bir aroması oldu.
-Ben kıymayı topluca kavurup buzluğa atarım, burada da yine öyle hazır kavrulmuş kullandım. 
-Her ne kadar göz kararı olayını sevmesem de, sıcak suyunuz ısıtıcıda hazır beklesin, pirincin keyfine göre eklersiniz artık :) 
-Bu arada mercimeğin tadı da hiç gelmiyor, nasılsa artık. 


Monday 30 March 2015

Çaylar, Kahveler ve Ben :)

                                                        Bismillahirrahmanirrahim
"Ey Ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez."
(A'râf:31)

Selamun Aleyküm :) 
Dün bir arkadaşım paylaşımlarımda yazı kısmını kısa tuttuğumu söyledi. Oysa ben tarif için girdiğim bir sayfada aşırı uzun girizgahı pek okumadan geçerim. "Benim yazdıklarım da öyle boşa gitmesin diye kısacık olsun diye düşünmüştüm..." Demek isterdim ama, aslında; yazmayı yeni öğreniyorum, belki zamanla benim de uzun uzun, okunmadan geçilemeyen yazılarım olur :) 
Bugün çaylar ve kahveler hakkındaki hikayemi yazasım geldi; kafamda birleştirdiğimde epey uzun göründü, bakalım burada nasıl duracak. 
Çay tiryakisi olan bir aileden geldiğim için güzel çay demlerim, ama içmem! Siyah çaya bir türlü alışamadım. Öyle kansızlık yaparmış, alışkanlık olurmuş filan da değil, tadını ve kokusunu sevmiyorum sadece. 
Çay, milletimizin son asırda sudan sonra en çok tükettiği içecek olarak geçiyor kaynaklarda. Hal böyle olunca da çay odaklı bir kültür oluşuyor ve çay içmeyenler bazı sıkıntılar yaşıyor.
Mesela sabah kahvaltılarında siyah çay olmazsa olmaz gibidir çoğu kişi için, hikayelerde bile çaydanlığın fokurtusuyla uyanır küçük çocuklar. Bunun sebebi ise sofradaki yiyecek türüdür bence, peynir, zeytin, ekmek, bal... Bunlar tabii ki yanına içecek istiyor. Çorba içmiyoruz; bir zamanlar yaptığımız gibi. Süt ve gevrek karışımı yemiyoruz; ki zaten ona yiyecek gözüyle bakmayanlar var. 
Ben bu konuda çok sıkıntı yaşadım. Küçükken oralet veya süt içiyordum, her şey yolundaydı. Büyüdükçe değişik şeyler denemeye kalkıştım ve işler zorlaştı. Bir ara hazır kahve içtim kahvaltıda, sonra meyve suyu içtiğimi hatırlıyorum, bir süre bitki çayı içtim sanırım. Evlendikten sonra da artık yoruldum mu bu arayışlardan ne olduysa "açık çay" içmeye başladım. Ama çok açık, görünüm olarak ıhlamur veya yeşil çaya benzeyen bir içecek. Önce şekerli sonra şekersiz içtim. Şimdilerde yeşil çay içiyorum, demleme veya sallama... 
Sıkıntı yaşanan diğer bir ortam ise misafirlikler. Hani şu çayın, bardaklara doldurulduktan sonra tepsiyle herkese dağıtıldığı ortam var ya, hah o! 
Önceleri öyle ortamlarda da içmezdim çay, mümkünse bir kahve isterdim. Sonra oralarda da "açık çay" içmeye başladım. Ama sadece yanında yiyecek şeyler varsa, onların hatırına. Kuru kuru niye içeyim değil mi :) 
Yakın zamana kadar böyle devam etti ama artık ondan da sıkıldım. İnsanlar sürekli içtiğimle dalga geçiyorlardı. Şaka kaldıran birisi miyim bilmiyorum ama her bardakta da aynı şaka kimi olsa sıkar sanırım. Öte yandan ben bardağıma elimi uzatana kadar çay epey soğumuş oluyordu, zira iki küçük çocuğumla yemeğe başlamam zaman alıyordu. 
Ben de artık su içiyorum. Normal içme suyu. Çocuklarım da su içiyor zaten. Kimse de dalga geçmiyor, aksine ev sahibi epey bir sıkıntılı anlar yaşıyor. :) "Meyve suyu getireyim mi?, Kahve var, yapayım hemen?, Sen de böyle sadece su içiyorsun" Ne gerek var oysa böyle şeylere, güzel güzel içiyorum ben suyumu, sürahi getir çok istiyorsan. 


Daha ziyade kahve severim ben, kahvenin bir çok çeşidini severim. Evde granül kahve içerim, hamilelik filan dinlemem en az bir kupa içerim. Az süt eklerim, şekersiz içerim. Süt tozunu yıllar oldu kullanmıyorum, ikisi üçü bir arada olanları da pek tercih etmem. Gerçi bu tercihim de yıllar içinde epey bir değişimin son hali. 
Fotoğrafta Türk kahvesi paylaştım ama onu daha az içerim. O da demlenmiş çay gibi yalnız içilmiyor bence. İlle de arkadaş istiyor, muhabbet istiyor. Azıcık şeker ve bol bol köpük olacak o minicik fincanda, süt yakışmıyor ama buna. 
Evde filtre kahve de var, eşim için. Nadiren evde kahve içer ama durur bir köşede.
Dışarıda içersem yeni şeyler denemeyi severim, ama  soğuk olmayacak. Denedim bir kaç çeşit, hem o reklamlarda çıkanlardan hem de menülerdeki kocaman kremalı olanlardan; kahveyi sıcak sevdiğimi anladım.  
Tek sıcak içeceğin çay olmadığı bir evde alternatif çok oluyor. Yeşil çay, kuşburnu çayı, ada çayı, ıhlamur, kahveler ve siyah çay... Zaman zaman, keyfe ve  ihtiyaca göre içilir hepsinden. Ihlamur genelde nezle anında içildiği için mutlaka ballı-limonlu olur :) 
En sevmediğimse karanfilli çaydır! Onu yazacak bir yer bulamadım, ama yazmadan da geçemedim. 
Arada bir de olsa siyah çay yerine alternatif bir şey içmeli, en azından bitki çayı, her birinin ayrı bir faydası var sağlığımıza. 

Bir kahve alayım ben kendime, siz ne alırsınız ? ;)



Thursday 26 March 2015

Model Bahçe Yapımı

“Ekmeğe hürmet ediniz. Muhakkak o, yerin ve göğün (yağmur ve toprağın) bereketindendir. Sofradan düşen kırıntıyı kim yerse günâhları mağfiret olunur.” 
                                                                     (Hadis-i Şerif)


Tübitak'ın çıkardığı, okul öncesi çocuklara yönelik Meraklı Minik dergisinde bu ay ilkbahar teması işleniyor. Çok severek takip ettiğimiz dergide model bahçe yapımı etkinliği vardı, ama ben eve toprak ya da kum sokmak istemiyordum. Dün sağı solu kurcalarken bir yastığın kalınlığını azaltmak istedim, içinden de minik sünger parçaları çıktı. Hadi kızım bununla sana model bahçe yapalım dedim. Sonuç: 

Genel olarak bahçe temalı çiçek, hayvan gibi şeyler koydurmaya çalışsam da çok sevdiği araba ve uçaktan da vazgeçemedi :) 

Friday 20 March 2015

1 Yaş Doğum Günü

                                                      Bismillahirrahmanirrahim

"Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel, temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir."

(Mü'min: 64) 



Selamun Aleyküm :) Uzun bir süredir oğlumun doğum günü hazırlıkları ile uğraştığım için yazmaya pek vaktim olmadı. Arada çocuklarım, eşim ve ben de hastalıklar atlattık/atlatıyoruz. 
Güzel bir gün geçirdik, bir sürü yeni kıyafeti oldu oğlumun. Oğlum biraz toplu olduğu için büyük büyük alınan kıyafetlerin bir kısmı kızıma da oldu, paylaşıldı kardeşçe :) 

Öncelikle Kur'an-ı Kerim ve Cevşen'den okunduktan sonra bol amin'li duamız edildi. Pasta kesildikten sonra soğuk içeceklerle ikramlar sunuldu. Hediyeler açıldıktan sonra misafirlerin bir kısmı ayrıldı. Kalanlara çay ikram edildi. Onlara da teşekkür edip evlerine uğurladıktan sonra çok yorulan oğlumu yatırıp, ortalığı toplamaya koyuldum :) 

Menümüz, masamız, hediyeliklerimiz şöyleydi: 

Hediye çantalarını masanın en uç noktasına dizdikten sonra, önüne İkea'dan aldığım çerçevelerle oğlumun adını yazdım. Çerçevelere küçük mavi kurdeleler taktım. Masa örtüsü olarak Bim'den aldığım tek kullanımlık rulo kağıt masa örtüsü serdim, iyi ki de öyle yapmışım ;) 
Hediye çantalarına, mama kavanozları dolusu çikolata, minik sabun ve duş jeli, zencefilli kurabiye ve şuradan  aldığım lavanta keselerinden koydum. Ozalitçide bastırdığım etiketlerden her yerlerine yapıştırdım. :)
İkea peçetelerimizi, tırtıklı makasla kestiğim renkli kağıtlara etiket yapıştırarak süsledim. 
Masanın yiyecekler gelmeden önceki son hali. Katlı kurabiyelik, cupcake standı, minik sular, pipetler, plastik bardaklar, süslü 1, tabaklar :) Bir de anı çerçevemiz vardı...
Ablamız da şıklığıyla göz doldurdu :)





Menümüze gelirsek: (çok abartmışım, çok arttı)
Pasta, 
Vişneli irmik tatlısı,
Zencefilli kurabiye, 
Cupcake,
Yağlı gevrek,
Mercimek köftesi,
Makarna salatası,
Peynirli börek,
Çökelekli poğaça,
Patatesli börek,
Sosisli börek,
Meyve şiş,
Küçük kola, portakallı ve gazoz,
Meyve suyu ve su. 

Mercimekli köfte için kestiğim limonlar bekledi bekledi, sonunda çayla birlikte epey tüketildiler :) Ayrıca Muazzez Teyze'nin hazırladığı mercimek köftesi de günün en çok beğenileniydi. Buradan ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum :) 




Saturday 7 March 2015

Dünya Kadınlar Günü

" Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür. "
(Hadis-i Şerif)
Yine bir Kadınlar Günü daha geldi çattı. Bazı yerlerde "Dünya Emekçi Kadınlar Günü", bazı yerlerde sadece "Dünya Kadınlar Günü" diye anılsa da; işin aslı yine insanlara para harcatma oyununa döneli çok olmuştur ne yazık ki. Kredi kartları ayrı kampanyalar yaparken, mağazalar ayrı kampanyalar yapıyor. Bu yıl hazır pazar gününe gelmişken, herhalde daha çok çaba sarfediyorlardır bu konuda. Dünya Emekçi Kadınlar Günü, daha iyi çalışma şartları isteyen kadınların grev yaparken can verdiği gündür. Bir dua edliebilir mesela onlar için. Belki de kimsesi olamayan bir kadını mutlu edebilirsiniz bu günde. Ya da ülkemize has kadınlar gününde yapılanlar listesinden birşeyler seçilebilir: klişeler.  Normal bir günmüş gibi, hiç bir şey olmamış gibi de hayatınıza devam etseniz kimse karışmaz.Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun...

Sunday 1 March 2015

Diş Buğdayı Partisi

Yiyip için, giyinin ve tasadduk edin. Fakat israf ve kibirden sakının. 
Hadis-i Şerif

Kızım büyürken yurt dışında olduğum ve özel gün kutlamaları bu kadar şatafatlı olmadığı için, onun kutlamaları daha sade geçmişti. Ama şimdi oğluma yeni modaya uygun partiler yapıyorum, bir heves :) Oğlum 6 aylıkken yaptığım diş partisi için yaptığım hazırlıklardan bahsedeyim biraz. Ben bir çok şeyi evde kendi imkanlarımla hazırladım. 

Renkli fotokopi kağıtlarını zikzaklı makasla kesip üzerine çıktı aldığım etiketleri yapıştırdım. Etiketler kendinden yapışkanlı değildi.

Dekupa diş şekillerini orta boy şiş çubuklarına silikonla yapıştırdım. Sağa sola sapladım, misafirlere dağıttım :)
Aynı dekupaları lavantalı tüllere yapıştırdım. Elimde olmadığı için arkasına magnet koyamadım, böyle kaldı. 
Yine yazıcıdan çıkardığım etiketleri köpük bardaklara yapıştırdım, yuvarlak kesmek zor olduğu için birazını altıgen yaptım :p Bu bardakları diş buğdayını koymak için kullandım.
Hazır aldığım minik kurdeleleri plastik kaşıklara silikonla yapıştırdım. Buğday bardaklarına koydum. 
Diş temalı fotoğraf çerçevelerine oğlumun fotoğrafını koyup, büyük boy kurabiye poşetlerine koydum. Kurdele ile bağladım, misafirlerime dağıttım.
Kartonun üzerini folyo ile kaplayarak hazırladığım pasta altlığı. Sanırım krem şantisi biraz sert olduğu için çatlayan pasta. 
Mukavva, renkli kağıt ve kendinden yapışkanlı parlak kağıt kullanarak hazırladığımız anı çerçevesi. 
Partinin biten tek yiyeceği:meyve şiş :) 

Çok güzeldi, çok eğlendik :)